Orhan Veli Kanık…
Aslında hepimiz onu şiirleriyle tanıyoruz. Futbolu çok sevdiğini, fanatik
Galatasaraylı olduğunu ve çift çift sarı-kırmızı çoraplarının olduğunu biliyor
muydunuz?
Orhan Veli edebi
karakterinin yanı sıra tiyatroya da çok meraklıydı. Çocukken Beykoz'daki evinin
bahçesine sahne kurar, arkadaşlarıyla birlikte komşularına Molier’in oyunlarını
oynardı. Kız kardeşinin arkadaşları geldiğinde de Karagöz-Hacivat oynardı. Bunun
yanında balık tutmaya ve uçurtmalara karşı da büyük bir merakı vardı.
Orhan Veli şakacı
ve neşeli biriydi. Kız kardeşi Fürüzan’a “fırfırım” diye hitap ederdi.
Arkadaşları Orhan Veli'ye “Orfan” derledi, o ise takma isim olarak “Mehmet Ali
Sel”i kullanır, atmaya kıyamadığı şiirlerini bu isimle yayınlardı.
Çapkındı, cebinden diş fırçasına sarılı olarak
çıkan son şiirini Nahid Hanım'a yazdığı söylenir.
Çocukluğundan beri
peşini hastalıklar bırakmadı ve birçok tehlike atlattı. Mesela beş yaşında
yanma tehlikesi geçirdi ve uzun süre tedavi gördü. Dokuz yaşında kızamık, on
yedi yaşında kızıl hastalığına tutuldu.
1939 yılında Orhan Veli ve Melih Cevdet Anday
oldukça ciddi bir kaza geçirdiler. Hatta Orhan Veli kazadan sonra yirmi gün
komada kaldı. Kazanın sebebi de, Melih Cevdet’in kullandığı otomobilin Çubuk
Barajı tepesinden aşağı yuvarlanmasıydı.
Orhan Veli bir
haftalığına gittiği Ankara'da belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve başından
yaralandı. Dört gün sonra da bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık
geçirdi. Beyninde damar çatlaması yüzünden başlayan rahatsızlığın sebebi
doktorlar tarafından anlaşılamadı ve alkol teşhisiyle tedavi uygulandı. Beyin
kanaması geçirdiği sonradan anlaşıldı. Aynı akşam saat sekizde komaya giren
şair, saat 23.20’de hayata gözlerini yumdu.
Otuz altı yaşında,
henüz çok gençken bizlere veda eden Orhan Veli'nin, altmış iki yıl sonra kendi
sesinden tel tekniğiyle kaydettiği yirmi iki şiirini Yapı Kredi yayınları “
Beni Bu Güzel Havalar Mahvetti” adıyla kitap ve CD şekilde yayınladı.
EMİNE SENA ÖNER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder