26 Aralık 2018 Çarşamba

MEHMET AKİF'TEN ASIM'A


     

  20 Aralık 1873’tte İstanbul’da dünyaya gelen Mehmet Akif’e babası ebcet hesabına göre ‘Ragif’ ismini koymuşsa da sonraki zamanlarda aile diğer üyelerine telaffuzu daha kola geldiği için kendisine ‘Akif’ olarak seslenilmeye başlanmıştır.
    Annesi, Emine Cemile Hanım, babası, Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi’dir.
    Emir Buhari Mektebi’nde eğitim öğretim hayatına başlayan Âkif, Fatih İbtidaisi'ndeki öğrenimi sırasında babasından Arapça dersleri almaya başladı. Mekteb-i Mülkiye’deyken babasını kaybeden Mehmet Akif, Baytar Mekteb-i Ali'yede parasız yatılı olarak okumaya başladı ve ilk şiiri olarak kabul edilen “Kur'an'a Hitap” adlı şiirini bu sırada yazdı ve bu okulu birincilikle tamamladı. Ortaokul sürecindeyken Esad Dede'yi takip ederek kendi kendine Fransızca öğrenen Akif, lisedeyken de derslere devam ederek Arapça ve Farça öğrendi.
            Bir süre Veterinerlik İşleri Müdür yardımcısı olarak çalıştıktan sonra Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Bey'in kızı İsmet Hanım ile evlendi. Şiir ve çevirileri Resimli Gazetede ve Maarif Dergisi'nde yayınlandı.
             Bir süre Edebiyat Fakültesi ve Darülhilafe Medresesi'nde Osmanlı Edebiyatı derslerine giren Mehmet Akif, bu sırada dilin sadeleşmesi gerektiği görüşünü savunan Ispartalı Hakkı Bey ile mektuplaşmaya başladılar ve bu tanışıklık zamanla dostluğa dönüşür yine de Hakkı Bey, Mehmet Akif’'in ağır dilini eleştirmekten çekinmez. 
            Akif, 1920'de Burdur milletvekili seçilmişti. Milli Marş Yarışması’na para ödülünü almamak şartı ile katılmayı kabul etmiş ve bu parayı yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreten Darülmesai'ye bağışlamıştır. Bu şiir 12 Mart 1921'de “milli marş” olarak kabul edilmiştir ve tüm şiirlerinin yer aldığı kitabı Safahat'ta İstiklal Marşı’nın neden yer almadığı kendisine sorulduğunda “Çünkü onu milletimin kalbine gömdüm.” diyerek yanıt vermiştir.
              Arşivlerde Mehmet Akif'in Hakkı Bey'e tanıdıklar aracılığıyla gönderdiği ve Safahat'ta yer almayan bir şiire rastlanmıştır.
            Mehmet Akif'in, dizelerinde “Asım'ın Nesli” olarak tasvir ettiği, Asım Yapıcı'nın uzun araştırmalar sonucu özetlediğine göre; iman, irfan, fazilet sahibi, güzel ahlaklı, vatanına ve değerlerine sahip çıkan, bilgi ile donanmış Türk gençliğidir. “Asım” isminin kullanılmasının “Asım İbni Sabit” adındaki bir sahabeden kaynaklandığı düşünülmektedir.
   “Asım’ın nesli diyorum ya,      nesilmiş gerçek.
              İşte, çiğnetmedi namusunu,    çiğnetmeyecek.”
Münevver Selin PALA
KÜTAHYA SBL


1 yorum: